31 Ocak 2017 Salı

Sevgililer Günü Hediyesi Tavsiyeleri



SEVGİLİLER GÜNÜ HEDİYESİ SEÇERKEN



14 Şubatı sevgililerin en özel günlerinden biri olarak biliyoruz peki bu günü sadece sevgililer mi kutluyor, cevabı hayır. Sevgi günü olarak benimsediğimiz 14 Şubat, hediye vermenin, kabul etmenin ve kutlama yapmanın bir bahanesi olarak görüldüğünden uzun yıllar evli olanlardan yeni sevgili olanlara kadar bütün çiftler için anlamlı evrensel bir gün haline gelmiştir.
Tabiyki bu anlamlı güne de anlamlı bir hediye yakışır.

Anı Biriktirme Şansı Olmuş Uzun İlişkiler İçin

Yaşadığınız güzel bir anı anımsatacak bir kare anıyı veya bir objeyi düşünüp hediyenizi seçerken buradan yola çıkabilirsiniz. Üzerinde düşünülmüş, kafa yorulmuş bir hediye en mutlu edecek hediyedir. (Hediye alacağınız kişi zor beğenen biriyse almayı düşündüğünüz hediyeyle alakalı ağzından laf almayı bir deneyin derim.)

Bir bayana hediye seçecekseniz, en son tercih etmeniz gereken hediye giysidir. Bir erkekle bayanın zevk ve tercihleri genellikle farklıdır. Birlikte beğenmediyseniz bu riskli bir seçim olabilir zira değişim veya iade bu özel gününüzün ambiyansını bozabilir.

Hediye alacağınız kişi erkekse daha çok günlük hayatta kullanabileceği ve sizi hatırlatacak bir hediye yerinde bir seçim olacaktır. Kişiye özel yaptırılan tasarımlar bunun için idealdir. Fanatik bir takım taraftarıysa işiniz kolay demektir. 

Kısa Süreli İlişkiler İçin

Hediye seçiminde en çok zorlanan çiftler kısa süredir beraber olanlardır. Birikmiş fotoğraflarınız veya bir en sevilenler listeniz yoksa yapacağınız ilk şey sıradanlaşmaktan mümkün olduğunca kaçınmak olacaktır. Daha fazla düşünmeniz ve fikir almaya çalışmanız gerekir. 
Bu dezavantajı avantaja çevirmek bir seyahat veya gezi planı, bir uçak biletiyle mümkün olabilir. Böylece daha fazla anı biriktirebilir, güzel vakit geçirerek unutamayacağınız bir gün geçirebilirsiniz.
Parfüm, çiçek ve ayı sevgililer gününün best vazgeçilmezi olma ünvanını hala korusada unutmayın en önemlisi sevginizi hissettirmek ve göz temasıdır.


         

Sevgili Günler…

Viabonte ⤴


     

28 Ocak 2017 Cumartesi

SALT BEA / TUZ ADAM ‘ NUSR-ET ‘

SALT BEA / TUZ ADAM ‘ NUSR-ET  ‘



Paylaştığı videolar ve kendine has üslubuyla sosyal medya fenomenlerine taş çıkartan, kendi adını taşıyan Nus-et Restoranlar zincirinin sahibi Nusret’in bu ününü merak edenler için klavyenin başına geçtim.


Nusret Gökçe madenci bir babanın 5 çocuğundan biridir. Küçük yaştan itibaren çalışmak zorunda kalmış ve kasap çıraklığı yaparak bu tercihiyle geleceğinin adımını atmıştır. Bir şef olmayı kafasına koyduktan sonra bunun için büyük çabalar vermiş, borçla gittiği Arjantin’ den gelişmesine vesile olacak bir çok deneyim ve gözlemle dönmüş ardından zar zor gittiği bir diğer ziyaretinde New York’u seçmiş ve orada maaş almadan ünlü restoranlarda çalışarak önemli tecrübeler kazanmıştır. 
Edindiği bu deneyim ve becerileri Türkiye’de başarıya dönüştürmeyi başaran Nusret, bu başarısını sevdiği işi azim ve kararlılıkla yapmasına borçlu.





 Eti dövme, kendine özel pişirme ve tuzlama tekniği ile bize Türkiye de olduğumuzu vurgulayan Nusret aynı zamanda sunduğu hizmetteki özeni farklı sunuş tarzı ve kalitesiyle misafirlerine dünyaca ünlü bir restorandaymış hissi veriyor.


Misafirlerine özel ve şanslı hissettirmenin başarıyı beraberinde getireceğini keşfetmiş Nusret, sosyal medyayı da oldukça aktif kullanıyor. Henüz İnstagram hesabında 2,8 milyon takipçisi var henüz diyorum çünkü bu sayı gittikçe artacak gibi duruyor. #Saltbea ( Tuz adam ) lakabı takılan ve dünya da ünü giderek artan Nusret Gökçe‘ yi şimdiye kadar Amerikalı şarkıcı Bruno Mars ve İngiliz ünlü komedyen James Corden taklit etmişti.

Son olarak Türkiye de popüleritesini arttırmayı hedefleyen ve bu konuda başarılı olan Amanda Cerny ‘de Nusret’in taklidini yaptığı bir makyaj videosunu İnstagram hesabında yayınlayarak Yozgat’ ta yer bildirimi yapmayı da unutmadı. Bu küçük detayla daha önce Yozgatlı abimize olan sempatik tavırlarını bize hatırlatmış oldu.



Restoranlar zincirine Fransa da bir yenisini daha eklemeyi planlayan Nusret Gökçe ‘ye başarılarının devamını diliyoruz.








27 Ocak 2017 Cuma

Yaşam Kalitesini Arttırmanın 10 Püf Noktası



YAŞAM KALİTESİNİ ARTTIRMANIN YOLLARI



Çoğu insan yaşadığı hayatı güzel olarak nitelendirmek ve memnun olmak için daha fazlasına ihtiyacı olduğunu düşünüp hayatını eksiklerini düşünerek, bunlar için üzülerek geçiriyor. Oysa var olana bakışınızdır ona sıfat katan.
Sağlıklı bir yaşam, yaşam kalitesini arttırmak için önemli bir adımdır dedik ve size yardımcı olacak önemli püf noktalar verdik.


İşte Yaşam Kalitesini Arttırmanın 10 Püf Noktası 



Daha az asitli içecek, daha çok su
Daha az kahve, daha çok bitki çayı
Daha az et, daha çok sebze
Daha az tuz, daha çok sirke
Daha az şeker, daha çok meyve
Daha az yeme, daha çok çiğneme
Daha az taşıt ,daha çok yürüme                    
Daha az internet, daha çok uyku
Daha az şüphe, daha çok güven
Daha az endişe, daha çok şükür



More water, less fizzy drink
More  coffee, less herb tea
More vegetables, less meat
More vinegar, less salt
More fruit, less sugar
More chewing, less eating
More walking, less vehicle
More sleep, less internet                                                               
More gratitude, less worry                                                         
More trust, less suspicion                                                          



                                                                                                                         Gülün, güldürün




25 Ocak 2017 Çarşamba

Kadınlar vs. Erkekler - Pantolon Savaşı


KADINLAR VE ERKEKLERİN PANTOLON GİYME SAVAŞI

Modern toplumlarda, günlük hayatta iş hayatında her yere yakıştırılıp giyilen pantolonlar yüz yıllarca kadınlar ve erkekler arasında paylaşılamamış ve bunun için mücadele edilmiş. Bakalım pantolon giyebilmek için nasıl bir savaş verilmiş.
Erkeklerin pantolon giymesi M.Ö. 2500 yıllarına dayanır. Orta Avrupa ve Rusya Güneyinde ata kolay binmek için erkekler pantolon tipi giysiler tercih ediyordu. Roma İmparatorluğunda ise hoş karşılanmayan bu giysi atlı barbarların giysisi olarak görülüyordu.


Pantolonun giyimi çok eski zamanlara dayansa da ismi, Rönesans döneminde Commedia Dell ‘Arte tiyatrosunda önemli bir isim olan ve pantolona benzer uzun kilotlu çoraplar giyen yaşlı bir tip ‘Pantalone‘ dan almıştır.
16. yüzyıl da tiyatroya çok meraklı olan Fransız kralı III. Henri tiyatroda giyilen kostümleri ve pantolon giymeyi taklit etmeye başlamış ve pantolon uzun yıllar kralların giyebildiği bir giysi olarak kalmıştır.
Fransız devriminden (1789) sonra halk pantolon giyebilmeye başlasa da erkeklere benzememeleri amacıyla 1800 yılında kadınların pantolon giymesi yasaklandı. Yasağa karşı çıkıldı ancak 1892 yılında yapılabilen bir değişiklikle kadınlarında at binerken pantolon giyebilmelerine izin verildi.17 yıl sonra 1909 da ise yasa bisiklete binerken de giyilebileceği şeklinde genişletildi.

Fransa’daki bu gelişmeler yaşanırken Amerika da kadın hakları savunucusu Elizabeth Smith Miller 1851 yılında kamuya açık yerde ilk kez pantolon giymesi devrim niteliğindeydi. Miller elbisesinin altına bilekte daralan şalvar benzeri bir pantolon giymişti. Bu, kadın için algıda çizilen dar ince belli oyuncak bebek portresinin dışındaydı. Nitekim o dönem bellerini ince göstermek için korselerin içinde sıkışan ve kat kat jileler giyen kadınların hoşuna gitmediği gibi toplum ve kilise tarafından da tepki gördü. Miller ‘ın Avrupa ya yaptığı gezi sırasında bu Türk pantolonlarını gördüğü ve üzerine kısa etekler giyerek kullandığı biliniyor.

Birinci Dünya Savaşı (1914) sırasında erkeklerin cephede olması ve iş gücündeki azalma sebebiyle kadınlar erkeklerin bıraktığı tulum ve pantolonları giyerek fabrikalara atölye ve tarlalarda bu açığı kapamaya çalıştı. Bu dönemde Coco Chanel Fransa’daki kadın hareketinin öncülerinden biriydi. Kadınlar için bir pantolon tasarlayarak eşit ve bağımsız kadın figürünün sembolü oldu.
1918'de Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin ardından pantolonlar bir kez daha raflara kaldırıldı. Gündelik yaşamda pantolon giyilebiliyordu. Ancak kadınların işe giderken pantolon giymesi halen yadırganıyordu. Marlene Dietrich giydiği smokinlerle bile kadınsı görünülebileceğini tüm dünyaya kanıtladı.

Günlük yaşamda böylece kabul gören pantolonun iş hayatına girmesi biraz daha zaman aldı. Bunun için bir stil ikonu olan Audrey Hepburn son hamleyi yaptı. Hepburn filmlerinde ve verdiği pozlarda sık sık pantolon giydi. Hepburn‘ un giydiği yüksek bel bilekte bilen pantolon tüm dünyada rağbet gördü ve artık kadınlar günlük hayatta iş yerinde de pantolonla verdiği özgürlük savaşı kazanmış oldu.
Günümüzde Fransa da ki bu yasa toplum tarafından uyulmasa da 2013 yılına kadar 104 yıl geçerliliğini sürdürdü.

Fransa Kadın Hakları Bakanı Najat Vallaud-Belkacem sayesinde 2013 yılında bu yasa resmi olarak yürürlükten kaldırıldı. Ancak Afrika ülkelerinde hala pantolon giyen kadınlar şiddete ve baskıya maruz kalıyor.


Yasaları yalnızca devlet değil toplumlar da oluşturup uyguluyor ve ne yazık ki yasa olmaktan çıksa da algılardan söküp atılamıyor.

Kadınlar için eşitlik ve özgürlük savaşının bir gün  kazanılması ümidiyle…









10 Ocak 2017 Salı

Kadim Dostumuz Keçenin İlginç Hikayesi


KADİM DOSTUMUZ KEÇENİN İLGİNÇ HİKAYESİ

  

Keçe sözcüğünü inceleyen araştırmacılar, bu kelimenin Batı Türkleri ile Oğuzlar arasında gelişmiş ve yayılmış olduğuna inanmaktadırlar. Keçe, M.Ö. 3. yüzyıldan başlayarak, Asya’da yaşayan göçerlerin yaşamında çok önemli bir yer tutuyordu.
Asya göçerleri için keçe yalnızca ihtiyaç duydukları değil, aynı zamanda inançlarını, mitolojilerini yükledikleri, hatta tapındıkları bir üründü. Asya keçesi, 10. yüzyılda göçerlerle birlikte Anadolu’ya geldi. Ancak, Hititler’ de 3-5. yüzyıllarda keçenin varlığını gösteren mezar buluntularına da rastlanıyor.
Hıristiyanlıkla bir arada yaşayan keçe, yarı göçer bir toplumun oluşmaya başladığı süreçte İslamiyet’le tanıştı.
Müslüman misyonerlerle birlikte keçe de Balkanlar’ı, Kuzey Afrika’yı ve Orta Avrupa’yı gezdi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde saray, ürün standartlarını denetliyor ve ustalara belirlediği yüksek standartlara uygun keçeler sipariş ediyordu.
Şamanizm döneminde keçe gündelik yaşamda çok önemli bir yere sahipti. Tapınma unsuru olarak kullanılıyordu. Şaman’ın kostümü ile fal bakmak için kullandığı objelerin çoğu keçeden yapılıyordu
Eski Türkler’ de Kaan’ın taç giyme töreninde keçe çok önemli bir yer tutardı. Yeni seçilen Kaan‘ın iktidarını pekiştirmek için üç kez ak keçeden yapılmış seccade üzerinde hoplatılarak kutlanırken, ok yarasına ana sütü, keçe ve dağ lalesi karışımı sürülürdü. Dede Korkut destanında da keçenin önemi ve toplumsal katmanlar arasındaki simgeselliği çokça anlatılır. Obalarda zenginler desenli beyaz, orta halliler beyaz, fakirler ise kara keçe çadırlarda yaşarken, ortak olarak hepsi çeyizlerinde keçeye ağırlıkla yer verirdi.
Türkçe’ de, keçe sözüne ilk kez XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lügati’t-Türk adlı eserinde rastlanmıştır. Keçe kelimesinin, geçme-geçmek (kaynaşıp birleşmek anlamında) kelimeleri arasındaki bir ilişkiden dolayı kullanılmaya başlanıldığı düşünülmektedir. Türklerin günlük yaşamında önemli bir yeri olan “keçe” sözcüğü, “kidhiz / kidiz / kiz / kiiz / kiyiz” şeklinde adlar almıştır. Kullanılan bu tekniğin ilk örnekleri Uygur dönemine ait örneklerde görülmektedir. Tepme keçe veya fabrikasyon olarak üretimi yapılan keçe yapımında, koyun yünü dışında tavşan, yünü, deve yünü, tiftik, keçi kılı da kullanılmaktadır.
Türkçe’ de, keçe kelimesinden çok eski zamanlara ait olan ve aynı anlama gelen Kidiz kelimesi de vardır. Çeşitli kaynaklara göre bu kelime çeşitli Türk topluluklarında bazı farklı şekillerde kullanılarak eski çağlardan günümüze kadar ulaşmıştır. Kaşgarlı Mahmut’un ünlü divanında Kidiz kelimesi de geçmektedir. Türkmenler’ in Kidiz’i çadır örtüleri ve göç zamanı bürgüleri anlamında kullandığı görülmektedir. Kuzunun ilk kırkımı olan haziran yününden keçenin iyisi, koyunların ikinci kırkımından olan ağustos yününden ikinci kalite keçe imal edilir.
Osmanlı zamanında sarayın kullandığı yeniçeri başlıkları, serpuşlar, içlikler, çizmeler ve sefer çadırları keçeden yapılmaktaydı.
Anlatılan anonimlere göre yüz yıllar önce keçenin keşfini yapan, keçe ustası Ebu Said Libabid’dir. Ebu Said Libabid yünü sıkıştırmak için ayaklarıyla döverek (teperek) günlerce uğraşmış. Ancak bu uğraşları bir sonuç vermemiş, Dövülen yünler tekrar açılmaya başlamıştır. Uzun müddet bu işlemi yapan Ebu Said Libabid’ dir ne yazıktır ki tekrar aynı sonuca varınca kederinden ağlamaya başlamıştır. Ancak daha sonraları fark etmiştir ki; gözyaşlarının düştüğü yerler dağılmamaktadır. Bunun üzerine Ebu Said Libabid keçeyi döverken su katılması gerektiğini anlamış ve bundan sonra, keçe dövme işlemini su ile yapmaya başlamıştır.
Keçe kullanım amacı bakımından sanayileşme devriminden önce birçok alanda kullanılmış ancak teknolojinin ilerlemesi ile bu kullanım alanları gittikçe azalma göstermiştir.
Günümüzde modern evlerimizin süsü olarak da kullanılan keçe yapımında; yün önce temizlenir, sonra rengine göre ayrılır. Didme işleminden sonra hallaç tarafından tel tel ayrılır. Gerekli renk ve motifler hazırlandıktan sonra kalıplama verilen keçede kök boyası kullanılır. Kalıba dökülen keçe düzgünce dürülür, bir uçtan bir uca sarılır ve 3-4 kişi tarafından 30-40 dakika tepilerek dövülür. “Ten ile yoğrulmuş yün hamuru” denilen keçe, sabahtan akşama kadar tamamlanmazsa kalitesi düşer.

Geçmişte kullanımı yaygı, yolluk, seccade, yastık, eğer örtüleri, çadır gibi ev eşyası ya da kepenek, çizme, çorap, patik vb. giyim eşyası olarak üretilen bu ürünler, günümüzde atölyelerde yörelere özgü desen, renk, motiflerle bezenen desenli veya desensiz olarak üretilebiliyor.
Yünün elle veya makinelerle atılarak, genellikle doğal yün renginin (beyaz, siyah, kahverengi) zeminde kullanıldığı, desenlerin ise sentetik boyalarla renklendirilen keçeler ile oluşturulduğu görülmektedir. Desenlerde çoğunlukla geometrik bezemelerle birlikte figürlü, doğadan sitilize edilmiş motifler de kullanılmaktadır.
Yün doğal bir malzeme olduğu için, çok faydalıdır. Evde kullanıldığında odadaki nem oranını düzenler. Çok nemliyken, nemi alır, çok kuru bir hava varken de ortama nem ekler. Çalışma sırasında da yünlere dokunmak, okşamak insanı çok sakinleştirir. Özellikle çok hareketli çocuklar yün ile çalışırken sakinleşirler.
Hammaddenin yeterli olmasına rağmen keçe yapımında yoğun emek, zaman harcanması, elde edilen gelirin az olması, eskiye nazaran kullanım alanının sınırlı olması gibi nedenlere rağmen Afyon, Şanlıurfa, Konya, Balıkesir, İzmir, Kars, Erzurum'da biraz daha yoğun olmak üzere birkaç ilde üretimine hala devam edilmektedir.

Desen Oluşturmada Kullanılan Renkli Keçenin Hazırlanması

Bir teneke kutuda veya kazanda kaynatılan suyun içine istenilen renk için yün boyası atılır ve karıştırılır. Boya boza kıvamına gelince kazanın altındaki ateş azaltılarak içine renksiz keçe parçaları atılır ve kaynamaya bırakılır. Boyanın içine atılan bir avuca yakın tuz boyanın keçeye tamamen geçmesini sağlar ve yarım saate yakın boya içinde bekletilen keçeler istenen rengi alınca boyadan çıkarılır. Açık havaya çıkarılarak kurumaya bırakılır.
Bu şekilde birçok renkten hazırlanan renkli keçeler desen yapımında kullanılır. Keçeler desene göre kesilerek kullanılır.
Yapılan keçe ürünleri sanayii ve kırsal kesimin ihtiyacını gidermeye yöneliktir. Balıkesir’de yapılan sanayi keçeleri ile kepenekler Eskişehir, İzmir, Ankara, İstanbul, Kastamonu, Bilecik, Bursa ve civar ilçelere pazarlanır.
Günümüzde hanımlar çeşitli kurslarda veya evlerde hobi veya satış amaçlı birbirinden güzel el yapımı keçe tasarımlar ortaya çıkarıyor.


Keçe Çeşitleri

1. Ala keçe (Yazgı Keçesi): Yaygı keçesi de denir. Evlerde, çadırlarda alaçık (kulübe) ve topak evlerde yerlere serilen desenli veya desensiz değişik boyutlarda keçelerdir.
2. Turluk: Genellikle Toroslar’da ve Anadolu’daki Göçerler de alaçık üzerine örtülen düz siyah veya düz kirli renkteki keçelerdir. Yaklaşık olarak ölçüleri 120-130 ile 180-200 cm’dir.
3. Süt Keçesi: Bir parmak kalınlığında süt kazanının üzerine örtülen beyaz keçedir. Amacı süt piştikten sonra sütün hem çabuk soğumasını önlemek hem de toz topraktan sütü korumaktır.
4. Yük Keçesi: Göçerlerde yolculuk sırasında eşyaların yağmurdan ve pislikten korunması, yerleşik durumda eşyaların üzerine örtülerek dağınıklığı saklamak amacıyla kullanılır.
5. Eyer Keçesi (Ter Keçesi): Eğerin üzerine geçirilen ve atın sağrısını örten, çoğunlukla saraçlı, tiftik püsküllü desenli veya desensiz keçelerdir.
6. At Keçesi (Belleme): Çıplak at üzerine konularak eğer vazifesi gören, bazen eğerin altına yerleştirilen 2 cm kalınlığındaki bu keçelerin üzerinde zikzaklı fitil ve ay yıldız nakışları bulunur.
7. Deve Keçesi: Develerde havutun (deve semeri) altına konulan düz keçedir.
8. Sargı (Bebe Keçesi): Göçerlerde ve yörüklerde bebeğin kundaklandığı üzeri desenli kare formlu bir keçedir.
9. Kepenek: Çobanlar tarafından giyilen bu keçe, beyaz ya da mor yünden yapılır ve genellikle nakışsız olur. Ancak göğüs kısımlarında nakışlı olanlara da rastlamak mümkündür. Tek parça halinde yapılan, yaz günlerinde gölge sağlamasından dolayı serinlik, kışın ise sıcaklık veren çoban keçeleri dikişli ve dikişsiz olarak ikiye ayrılır. Ustalık ve özen istemesi bakımından dikişsiz türleri daha kıymetlidir.
10. Kış Keçesi: Beyaz yünden düz veya nakışsız olarak yapılan bu keçelerin çevresi “çirtik” olarak tabir edilen zikzaklı bir şekildedir. Yapıldıktan sonra yün boyası ile tamamen turuncu veya pembe renge boyanır. Kış aylarında evlerde ağırlanan misafirlerin oturdukları yün minderler üzerine serildiğinden ebatları alttaki minderin ölçüsünde olur.
11. Sünger Yatak Keçesi: Kauçuk minderlerin piyasaya sürülmesi ile gelişen bu keçe türü 1 cm kalınlığında olup, minderin ölçüsüne göre yapılır ve nakışsızdır. Minderin üzerine serilir ve çarşafla kaplanır. Kauçuk minder ile insan vücudu arasında kalan bu keçe sağlıklı olması bakımından tercih edilmektedir.
12. Börk: Yeniçeriler’e mahsus beyaz keçeden yapılan ve başa giyilen başlıktır.
13. Hartavi: Sipahiler’in giydiği, Yeniçeri keçesine benzeyen toparlak, keçe külahtır.
14. Sikke: Mevlevi dervişlerinin giydiği deve tüyü rengindeki keçe külahın adıdır.
15. Zerrin Külah: Osmanlı Saray Teşkilatı’nın (1928′den önce) Zülüflü Ağalar diye anılan iç oğlanlarının giydiği üzeri som altın sırma işlemeli ve en iyi keçeden yapılmış iki tarafında birer zülüf olan başlıktır.
16. Külah: Dikişsiz, tek parçadan yapılmış sivri uçlu başlık. Keçeci esnafı giyer.
17. Üsküf: Yeniçeri börkünün kenarları sırma işli bir çeşididir.
18. Taç: Şeyh ve dervişlerin giydiği, keçeden yapılmış başlık ki bu başlıklar üzerindeki destar ve dilimler tarikatları belirlerdi.
19. Takke: Halk tarafından giyilen başlıktı.
20. Arakiyye: Mevlevilerin giydiği bir cins keçe başlıktır. Sikkeden daha ince ve daha kısadır.
21. Aba: Siyah ve beyaz keçeden yapılan önü açık hırka.
22. Çuval: Sıcağı soğuğu geçirmediği için Cumhuriyet döneminde ve öncesinde kar ile Afyon sakızının nakliyesinde kullanılırdı.
23. Seccade: Namazlık, camii keçeleri.
24. Yamcı: Süvarilerin yağmurda giydikleri keçeden yapılmış başlıklı pelerin.
25. Şırmak (Şırdak): Türkistan’da keçenin üzerine ayrı keçelerden yapılmış desenlerin yapıştırılması veya dikilmesi ile yapılan, renkli aplike yer keçeleridir.
26. Top Keçe: Renkli veya renksiz olup saraçlar, semerciler, ayakkabıcılar, tarafından alınırlar.






3 Ocak 2017 Salı

2017 De Sinema





2017 İLE KARŞILAYACAĞIMIZ FİLMLER



İyi dilek ve temennilerle başladığımız yeni yılda sinema salonları oldukça renkli ve hareketli olacak gibi duruyor. Yabancı film kategorisinde sevilen serilerin devamları ve fantastik filmler ağır basarken, Türk filmleri kategorisinde ise komedi ve olmazsa olmaz aşk filmleri göze çarpıyor. 
İşte 2017 Filmleri Listemiz 

YABANCI FİLMLER


6 Ocak           Snowden 
10 Şubat        Karanlığın 50 Tonu
17 Şubat        Silence
24 Şubat        Resident Evil : Son Bölüm
3 Mart            Trainspotting 2
24 Mart          Life
7 Nisan          Şirinler 3
14 Nisan        Hızlı Öfkeli 8
12 Mayıs        Baywatch
19 Mayıs        Terminatör Genisys 2
19 Mayıs        Alien : Covenant
26 Mayıs        Karayip Korsanları 5
2 Haziran       Wonder Woman 
9 Haziran       World War Z 2
9 Haziran       Mumya
16 Haziran     Arabalar 3 
23 Haziran     Transformens 5: Son Şovalye
30 Haziran     Rock That Body
30 Haziran     Lego Movie 2
7 Temmuz      Örümcek Adam: Eve Dönüş
21 Temmuz    Dunkirk
18 Ağustos    Amerikan Made
8 Eylül           Emoji Movie
29 Eylül         Lego Ninjago 
6 Ekim           Blade Runner 2049
27 Ekim         Testere Miras
3 Kasım         Thor 3
15 Aralık        Ready Player One 
15 Aralık        Star Wars: Episode 8
29 Aralık        Jumanji

TÜRK FİLMLERİ


6 Ocak         Çalgı Çengi İkimiz
13 Ocak       Hep Yek 2
20 Ocak       Olanlar Oldu
20 Ocak       Pepee: Birlik Zamanı 
25 Ocak       Vezir Parmağı
3 Şubat        Haybeden Gerçek Üstü Hat
17 Şubat      Recep İvedik 5
3 Mart          İstanbul Kırmızısı
3 Mart          Reis
3 Mart          Sümela'nın Şifresi 2: Temel
10 Mart        Deli Aşk 
17 Mart        Aşk Uykusu
24 Mart        Sonsuz Aşk
31 Mart        Biz Size Döneriz 
26 Mayıs      Toz
9 Haziran     Keloğlan: Çalınmış Masallar
16 Haziran   Deccal 2




















Popüler Yayınlar